Organ Nakli Sürecinde Psikolojik Uyum için Tavsiyeler

Organ Nakli Sürecinde Psikolojik Uyum için Tavsiyeler - Klinik Psikolog Zeren Kadıoğlu

Diyaliz hastalarına tavsiyeler

Böbrek yetmezliği nedeniyle hasta diyalize girmesi gerektiğinde hasta yeni bir yaşam tarzına uyum sağlamak zorunda kalır. Diyaliz hastaları maddi ve mesleki kayıplar yaşayabilirler, sosyal etkinlikleri bozulabilir, aile ve arkadaşlarından uzaklaşabilirler, sağlıkları belirsizlik içine girebilir. Tüm bu zorluklar karşısında pasif ve boyun eğici bir tutum sergilemek diyaliz hastalarının sıklıkla depresyona girmelerine, kaygı bozuklukları geliştirmelerine neden olabilir. Bununla baş etmek için diyalize giren hastaların ruhsal olarak güçlenmeye ihtiyaçları vardır. İçlerinden gelmese bile kendilerini birşeyler yapmaya zorlamak, mesleklerini bırakmış da olsalar hala işe yarıyor olduklarını görmek için bazı uğraşlar edinmek, arkadaş ve aile çevresinden uzaklaşmak yerine zamanının bir kısmını onlarla geçirmek, gelecekle ilgili amaçları ve umutları olması hayattan kopmamalarına yardımcı olacaktır.

Yeterli aile desteğinin olması, özellikle evli hastalarda eş desteğinin olması diyaliz hastalarının psikolojik olarak daha iyi hissetmelerini sağlamaktadır.

Bedensel belirtilerle birlikte görülen kaygılar diyalize giren bazı hastalarda inkar davranışının, hastalığı kabul etmemenin oluşmasına neden olabilir. Örneğin böbrek yetmezliği olan bir hastanın sıvı alımıyla ilgili yasakları görmezden gelmesi, öz bakımının düşük olması ve diyaliz satlerine önem vermemesi inkar davranışları arasında sayılabilir. Hastalığı kabullenmemiş olmak tedavisini de geciktirir ve diyaliz hastalarının fiziksel olarak daha çok sıkıntı yaşamalarına neden olur. Tanının konmasını takiben hastalığı kademeli olarak kabullenmek, bilgi sahibi olmak, yarattığı olumsuzluklarla nasıl başa çıkılacağını öğrenmek hastanın kaygılarının zamanla azalmasına ve hastalığa karşı güçlerinin ve kontrollerinin olduğu hissini kazanmalarına yardımcı olacaktır.

Kadavradan bağış ülkemizde yetersiz düzeyde olduğu için nakil olmak isteyen birçok diyaliz hastası için bu süreç psikolojik anlamda oldukça tüketici geçebilmektedir. Bu nedenle aile içinden canlı vericileri olduğunda bir organ nakli merkezine başvurarak gereken bilgileri almaları önerilmektedir. Verici aile içindense onu nakil sonrası yarım bırakacağı ile ilgili endişeler nakil ekibi tarafından yapılan bilgilendirmeler sonucu çoğu zaman hafiflemektedir.

Son olarak diyaliz böbrek yetmezliği için kesin bir tedavi yöntemi değildir. Kesin tedavi böbrek naklidir. Diyalizle birlikte olumsuz etkilenen yaşam kalitesi böbrek nakli olduktan birkaç ay sonra normale dönmektedir.

Böbrek nakli olanlara tavsiyeler

Bazı hastaların nakil sonrasında da stres yaşadıkları görülebilmektedir. İlk aylarda öfke, depresyon, suçluluk, endişe, uyku sorunları, iştahta değişiklikler, dikkat eksikliği gibi belirtilere bazı nakil olmuş hastalarda rastlanabilir.

Kendinizi daha duygusal hissetmenizin nedeni nakil sonrası kullanmaya başladığınız ilaçların yan etkisinden kaynaklanıyor olabilir. Bunun yanı sıra organ nakli sonrası yaşamınıza uyum sağlamakta yaşadığınız bir takım güçlükler de psikolojik zorlanmalar yaşamanıza sebep olabilir.

Bazı hastalar nakil sonrası psikolojik olarak iyi hissetmediklerinde, umutsuzluk, çaresizlik, isteksizlik gibi bazı belirtileri olduğunda bu durum sağlıklarına yeteri kadar dikkat etmemelerine ve ilaçlarını düzenli kullanmamalarına yol açabilir. Böyle bir sorun ortaya çıktığında mutlaka organ nakli ekibi haberdar edilmeli ve bir ruh sağlığı uzmanından yardım alınmalıdır. Aksi takdirde ilaçların düzensiz kullanılmaya başlanması böbreğin yitirilmesine neden olabilir.

Nakil sonrası duygularınızla başa çıkmak için stratejiler üretmeniz önemlidir. Örneğin: düzenli egzersiz yapmak, enfeksiyon kapmayacağınız biçimde aileniz ve arkadaşlarınızla birlikte sosyal etkinliklere katılmak, diyetinize dikkat etmek, düzenli uyku uyumak, nasıl hissettiğinizi anlamaya çalışmak, çevrenizdekilerden gerektiğinde destek istemek, sizin gibi nakil olmuş kişilerle zaman zaman deneyimlerinizi paylaşmak ya da ihtiyaç hissettiğinizde

Hasta yakınlarına tavsiyeler

Bir yakınınız organ nakli olduktan sonra yaşam kalitesi düzelmeye başlasa da özellikle takip eden ilk aylarda duygusal desteğe ihtiyaç duyuyor olabilir. Aile desteğinin ve sosyal desteğin yeterli olması hastanın kendisini ruhsal yönden daha iyi ve güvende hissetmesini sağlayacaktır.

Hastanın vericisi aile içinden bir bireyse nakil sonrası alıcı-verici ilişkisinin niteliği büyük önem taşımaktadır. Çatışmalı olan ilişkiler, verici tarafından bağışın sık sık dile getiriliyor olması, “böbreğime iyi bak” vb… sözler bazen alıcılarda suçluluk ve vericiye karşı borçlanmışlık hislerinin oluşmasına neden olabilmektedir. Bu suçluluk hisleriyle baş edemeyen bazı alıcılarda tedaviye uyumda güçlük yaşandığı görülmektedir. Bu nedenle vericilerin bağışlarında gönüllü olmaları ve artık bağışladıkları organın alıcıya ait olduğunu hem alıcının hem de vericinin içselleştirmiş olması önemlidir.

Yakınınızın organ nakli olmasındaki temel amaçlardan birisi de yaşam kalitesinin iyileşmesi ve normal bir hayat sürdürebilir olmasıdır. Bazen ailelerin aşırı korumacı tutumları, hastalarının üzerine fazlasıyla düşmeleri, enfeksiyon kapacağıyla ilgili aşırı endişeleri alıcıların da aşırı endişelenmesine neden olabilmektedir. Aşırı endişelenen hastalar yaşamını -tıbbi olarak gerekmediği biçimde- kısıtlamakta, nakil sonrası evden dışarı çıkmaya korkmakta ve buna bağlı olarak sosyal ilişkileri ciddi biçimde etkilenmektedir. Burada ailelere düşen görev; nakil olan hastalarının normal hayatlarını sürdürebilmelerine destek olmak, sağlık durumlarının elverdiği biçimde bazı etkinliklerde bulunmalarına müdahale etmemek, sosyal yaşama zamanla uyum sağlamalarında ve tedaviye uyumlarında onlara yardımcı olmaktır.

Hastalar onlara bakımveren vericilerin psikolojik durumundan çok çabuk etkilenmekte ve onlarla benzeri bir tutum sergilemektedirler. Örneğin çok endişeli ya da depresif bir vericinin ya da hasta yakınının karşısında alıcı da benzeri ruh halini göstermeye başlamaktadır. Alıcıların psikolojik durumları tedavi uyumlarını sıklıkla etkilediği için hasta yakınlarının bu konuda dikkatli olmaları gerekir.